TÜRKİYE’DE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ ARAŞTIRMA RAPORU

Hazırlayan: Hülya Kendir

Türkiye’de İnsan Hakları Eğitimi Raporu indirmek için tıklayınız

Türkiye’de insan hakları eğitiminin kamu yönetiminde, ilk, orta öğretimde, üniversitelerde ve sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri içinde kabul görmesinin, benimsenmesinin
ve yaygınlaşmasının artık otuz yılı aşan bir tarihi vardır. Bu süre içinde, siyasi iktidarların
demokratikleşme ve insan hakları çerçevesinin yerleşmesi yönünde uluslararası alandaki
ve ülke içindeki çabalarına ve politikalarına bağlı olarak, insan hakları eğitiminde bazen
olumlu ve hızlı gelişmeler kaydedilirken, bazen konunun önemini çok yitirdiği görülmektedir. İnsan hakları eğitiminin siyasal alandaki değişikliklerden bu derece doğrudan etkilenmesinin önüne geçecek şekilde, insan hakları kurumsallaşmasının bir parçası haline getirilerek güçlendirilmesi önemlidir.
Elinizdeki araştırma Türkiye’de insan hakları eğitiminin gelişiminin temel hatlarını ortaya  koyarak, bu değişimin çeşitli dinamiklerinin anlaşılmasına katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.

Uluslararası alanda insan hakları hukuku ve sözleşmelerinin gelişmesine bağlı olarak 1970’lerin sonundan itibaren insan hakları eğitiminin öneminin kavranmaya başlandığını, uluslararası tartışma ve toplantıların gündemi haline geldiğini ve özellikle Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği çerçevesinde bu alanda devletlere çeşitli yükümlülükler getiren sözleşmeler ve bildirgeler hazırlandığını görüyoruz.

Türkiye’de hem bu uluslararası kurumların ve sözleşmelerin bir tarafı olması nedeniyle, özellikle Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde hem de ülke içi demokratikleşme ve insan haklarının benimsenmesi yönündeki çabalar çerçevesinde insan hakları eğitimi gelişmeye başlamıştır. Türkiye’de insan hakları eğitiminin temelde dört alanda gittiğini görüyoruz. Bunlar şu şekildedir:

Kamu yönetiminde yürütülen eğitimler: Başta emniyet personeline ve yargı mensuplarına
olmak üzere, kamu personeline hak eğitimleri verilmektedir. Kamu yönetiminin bir parçası
olarak düşünebileceğimiz yerel yönetimlerde de hem personele hem de halka dönük insan
hakları eğitimi faaliyetleri yapılmaktadır.

Milli eğitim müfredatında insan hakları eğitimi: Kamu yönetimine dahil olan ama ondan ayrı bir büyük başlık olabilecek diğer alan, milli eğitim müfredatı içinde ilk ve orta öğretimde verilen insan hakları, demokrasi ve yurttaşlık eğitimi kapsamındaki derslerdir. Türkiye’de insan hakları eğitiminin incelenmesi bakımından, üzerinde en çok araştırma yapılmış ve yazı üretilmiş alanın bu olduğu söylenebilir.
Yükseköğretimde yani üniversitelerde ve çeşitli akademik kurumlarda (TODAİE gibi) yürütülen insan hakları eğitimi faaliyetleri: 1970’li yılların sonundan itibaren, ama özellikle 1990’ların sonunda ivme kazanarak, üniversitelerde insan hakları hukuku ve kuramına dair dersler açılmıştır. Ayrıca başlangıçta daha çok köklü üniversitelerde olmak üzere insan hakları merkezleri, benzer şekilde kadın hakları, çocuk hakları merkezleri vb. kurulmuştur. Buralarda dersler verilmiş; yüksek lisans, doktora programları açılmış; bu alanda çok nitelikli çalışmalar üretilmiştir.

Sivil toplum örgütlerinin insan hakları eğitimleri: Bu örgütler de erken tarihlerden itibaren insan hakları ya da çeşitli hak alanlarında eğitim faaliyetleri yürütmüştür. Bunların bir kısmı üyelerine, bir kısmı belli meslek gruplarına (avukatlar, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları gibi), bir kısmı halka açık yapılmıştır. Ayrıca kamu kurum/kuruluşu-sivil toplum örgütü işbirliği halinde planlanan ve yapılan hak eğitimleri de yürütülmüştür.

Sonuç olarak, kamu yönetimi-ilk ve orta eğitim/akademi-sivil toplum diye üçlü bir sacayağı
üzerinden giden bir insan hakları eğitimi dünyasıyla karşı karşıyayız. Bu dünyanın içindeki
aktörlerin zaman zaman işbirliği halinde çalışmalar yaptıkları, birbirlerinden yararlandıkları
görülmektedir.